Dolar 34,4805
%0.06
Euro 36,3884
%0.11
Altın 2.958,530
%0.8
Bist-100 9.374,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

YİNE YENİDEN; HER ŞEYE SİL BAŞTAN

Her şey yeniden başlıyor.
 
Biz şimdilik dünyayı bir kenara bırakıp da ülkemize bir bakalım.
 
Türkiye, Covid-19 salgın sürecini başarı ile yöneten dünyadaki ilk üç ülkeden biri, bunu ne bahane bulursak bulalım inkar edemeyiz. Birkaç küçük sorun haricinde devlet bu süreci çok iyi yönetti. Kuşkusuz bu süreçteki en büyük başarı Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca beyefendinin. 
 
Hazır bu noktaya gelmişken genel bir değerlendirme yapmakta fayda var, Suriye ve Irak’a yapılan sınır ötesi operasyonlarla Savunma Bakanı, yurt içindeki terör ve yasadışı unsurlarla mücadelede İçişleri Bakanı, Yunanistan ve Doğu Akdeniz konusundaki ve genel olarak yurt dışı aksiyonları ile Dışişleri Bakanı ve tabii son olarak bu salgın sürecindeki başarısı ile Sağlık Bakanı toplum nezdinde büyük takdir topladılar. 
 
Eğer iktidarda iseniz sıklıkla eleştirilmeniz, bolca yerilmeniz doğaldır. Zira her zaman söylerim, bir ülkeyi Muhalefet yönetir, İktidar idare eder. Peki bizim ülkemizde böyle mi? Tabii ki hayır. 
 
Bakıyorum son zamanlarda ülke içi siyaset arenasına, darbe çağrısı yapılıyor yorumları, insanların birbirlerinin evlerini gözetlemeleri, olmadık yerlerden siyasi rant devşirme derdinde olanlar, insanların ölümleri üzerinden pirim peşinde koşanlar, iğrenç bir siyaset dönüyor ortalıkta. 
 
Ben bu yazımda, naçizane yeni dönem için ülkedeki siyasi harekete, karınca kararınca önerilerde bulunmak istiyorum. 
 
İktidar partisi elbette yeni dönem için en çok hazırlanması gereken partidir. Özellikle yıllardır FETÖ’nün siyasi ayağı ifadesi, artık bu yeni süreçte bir vücut bulmalı ve hangi partide olursa olsun, hangi oluşumun içinde yer alırsa alsın, kriptolar bir bir ifşa edilip yargının önüne çıkartılmalıdır. Adı, ünvanı ne olursa olsun bu yapılmalıdır. Devleti yönetenlerin hayata geçirmek istediği projeleri, öyle ya da böyle bir sebeple sekteye uğratan bürokrasideki mikroplardan bahsediyorum, bununla birlikte bu sürecin bir de basın ayağından tabii ki... İktidar partisi için en zorlu süreçlerden biri de, salgın sonrası ekonomik durum. Unutulmamalıdır ki; toplumların bel kemiğidir ekonomi. Bu konuda yapılacak atılımlar ve doğru iş bilir kişilerle, iş odaklı projeler mutlaka hayata geçirilmeli ve mutlaka toplumun büyük bir kısmına dokunulmalıdır. Çünkü artık eskisi gibi kör topal giden bir ekonomi yok, aylardır sıfırlanmış ekonomi ile hayatta kalmaya çalışan gerçek insanlar var. Zira dünya toplumları artık ortak bir paydada buluştular, netice itibariyle Türk toplumu da bu farkındalığa büyük olasılıkla bu salgın sürecinde erişti. Nedir bu ortak payda. Sağlıklı yaşam, sağlıklı toplum, sağlıklı ekonomi… 
 
Ana muhalefet partisi üzülerek belirtmek istiyorum ki; en çok yenilenmesi gereken siyasi partidir. Artık sağır sultan biliyor, CHP içine yuvalanmış DHKP-C, PKK uzantılarını, vatanperver CHP’lilerin bu oluşumlardan rahatsız olduğunu ve ellerinin kollarının bağlı olduğunu. Örneğin basit muhalefeti bir kenara bırakıp, hakikaten de ülkenin menfaatine bir muhalefet anlayışı içine girmesi gerekiyor. Mesela iktidarın yaptığı hastaneye, mağdur ayağına yatıp da yol inşaatını yaptırmamak ve kendi siyasi partisinin içinden dahi ağır eleştiriler almak ancak bir insanı toplum nazarında küçültür veya anlamsız bir arsa konusunu gündeme getirip, milletin ve ülkenin can derdinde olduğu bir günde, arsa peşinden siyasi rant kovalamak, aynı düşüncedeki insanlar tarafından senin mahcup olmana neden olabilir. İletişim çağında yaşıyoruz ve lütfen artık aklı olan insanlar siyaset yapsın dedirtirseniz vatandaşa, bir noktadan sonra sizden de umudunu keser bu insanlar. Ondan sonra oturup kara kara düşünür, televizyonlarda diktatörlükten dem vurur durursunuz, söylediklerinize de siz dahil hiç kimse inanmaz. 
 
Diğer partilere gelince, Meral Hanım her ne amaçla bu yola çıktıysa artık, ülkücülük sıfatını bir kenara bıraksa çok iyi olacak. Zira olmuyor. O bedene o elbise girmiyor. Ben az söyleyim siz çok anlayın. Bir siyasi parti olarak yapacağınız en güzel şey, ana muhalefetin beceremediği muhalefet anlayışını hayata geçirmek. Gelin bunu siz yapın. Allah aşkına ama lütfen yapın. 
 
Temel Karamollaoğlu ve ekibi, ne yapmaya çalıştıkları konusunda uzun yıllardır düşünüyorum hala bir fikir edinemedim. Onlara önerebileceğim hiçbir şey yok. 
 
HDP konusuna gelince. Bu konudaki fikrim açık ve net. Dokunulmazlıkları bir an evvel kaldırılıp yargılanmaları ve terör örgütü ile ilintisi olan kim varsa hak ettikleri cezayı almalılar. Parti ise derhal kapatılıp, siyaset yapacak aklı selim insanların ülke bütünlüğüne bağlı bir siyasi parti ile yollarına devam etmeleri en sağlıklısı. Kimse kusura bakmasın, “HDP hukukun tanıdığı siyasi bir partidir” demeyin bana. Netice itibariyle bir parti iç tüzüğü ile kurulur ve ilgili mercilere yasal başvurular yapılır, hiçbir parti ben terör örgütünün uzantısıyım demez elbette, fakat politikaları ile bunu uygulaması da zor değil. HDP’nin durumu şu an bu.
 
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu; bir yıldır belediye başkanlığı koltuğunu işgal ediyorsunuz. Salgın süreci boyunca sokağa çıkma yasağı dediniz durdunuz, fakat toplu taşıma araç sayısını azaltıp, insanları üst üste taşıdınız bu da yetmez gibi “iktidar partisi bize komplo kurdu” diye kendinizi aklamaya çalıştınız. Benim fikrim şu, bir yılda artık Belediye Başkanlığı nasıl yapılır öğrenmiş olmalısınız. İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak sizden salgın sonrası Belediye Başkanlığı yapmanızı beklemek, sanırım en doğal hakkım. Ben hala sizden bu konuda umutlu olmak istiyorum. Hiçbir şey yapamıyorsanız Sayın Mansur Yavaş‘ı taklit etmeye çalışın, bence bu bile size belediye başkanlığı yaptırmaya yeter de artar bile. 
Sözün özü şu arkadaşlar; İktidar, Muhalefet, Vatandaş, Siyasi… Yeni dönemde işimizi yapalım. Artık herkes işini yapsın. Yani herkes ülkenin geleceği için kendine bir iş edinsin ve o işi iyi yapsın. Artık şu bahaneleri, iftiraları, suç atmaları bir kenara bırakın, çünkü inanın vatandaş olarak biz sizden sıkıldık. Siz kendinizden sıkılmamış olabilirsiniz ama biz gerçekten sıkıldık. 
 
Bakınız, işi ciddiye alınca nasıl da güzel şeyler oluyor ülkemizde. Sağlık Bakanını ve nezdinde diğer yukarıda sözünü ettiğim bakanları saygı ile selamlıyorum. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ı saygı ile selamlıyorum. 
 
Lütfen biraz ciddiyet. Çünkü dünya eskisi gibi değil!