ÜNLEM KOYALIM !
Herkese Selamlar?
Bir süredir yoktum, ama yeniden sizlerle olmaktan mutluyum.
Ülkemizin gündemi son aylarda bir hayli kalabalık, aslında bu her zaman olağan şey diyeceksiniz haklısınız fakat son bir yıldır gündem fazlası ile heyecan verici ve değişken. Bir de bunun üzerine Doğu Akdeniz ve 31 Mart seçimleri girince yazacak çok şey birikiyor insanın zihninde.
Ben bugün sizlere 31 Mart seçimleri hakkındaki düşüncelerimi yazmak istiyorum. Aslında bakmayın 31 Mart seçimleri dediğime, her şey 31 Mart seçimlerinden sonra başladığı için sonrasını ve 23 Haziran´a kadarki süreç ile ilgili düşüncelerimi paylaşacağım. Tabiiki bu süreçte en çok ilgimi çeken taraftan bahsedeceğim çoğunlukla.
Malumunuz 31 Mart seçimlerinde, İstanbul´da, Türkiye´nin beklemediği bir sonuç çıktı ortaya, hal böyle olunca da itirazlar, incelemelere derken çok farklı gelişmeler çıktı ortaya. Netice itibarıyle gelinen nokta İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin yenilenmesine karar verildi ve 23 Haziran´da İstanbullular yeniden sandık başına gidecek. Bu süreçle ilgili bir şey yazmak istemiyorum, zira birçok gazete köşe yazarı tv programı bu süreci hukuki boyutları ile tartıştı yazdı. Ben daha çok son zamanların en ilginç başkan adayı Ekrem İmamoğlu ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Farkındaysanız CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu demedim. Ben Ekrem Bey´i bizatihi merak ediyorum ve hayata bakışını, siyasi ideolojisini, sosyal ve bireysel yaşantısını merak ettim daha çok.
İlk adaylığı açıklandığında itiraf ediyorum tanımıyordum, ilk yorumum da şu oldu ?Kim bu adam, nerden bulmuşlar bu adayı?? diye düşündüm. Kazanma ihtimalini aklımın bir tarafından bile geçirmemiştim. Anketler yüzde iki veya üçlük bir farkla Binali Bey´in kazanacağını gösteriyordu ve açıkçası çok da umursamadım. İtiraf etmeliyim ki beklediğim sonuç da Ekrem Bey´in değil Binali Bey´in kazanacağına yönelikti. Bu vesile ile Ekrem Bey´i takip etmeye başladım.
31 Mart öncesi her seçim gezisini, katıldığı her tv programını seyrettim. 31 Mart´a kadar, burası çok önemli. 31 Mart´a kadar gördüğüm Ekrem İmamoğlu hiç alışık olmadığım bir siyasetçi. Herkesle çok iyi anlaşabilen, kendisine ters konuşanları bile güler yüzlü, sempatik bir yüz ifadesi ile mest eden ve hatta kendi deyimi ile kucaklayan ?evet evet somut bir şekilde kucaklayan diyorum- bir başkan adayı vardı karşımda. Söylemleri, halka yaklaşımı hiç alışık olmadığımız bir siyasi profili çiziyordu. Hem siyasi anlamda alışık olmadığımız hem de aday olduğu partinin yaklaşımından tamamen farklıydı. Çok ilgimi çekti ve ne yalan söyleyeyim ?evet? dedim, ?bu adam başka?. Fakat bu süreçte zihnimin içinde dolduramadığım bir boşluk var Ekrem İmamoğlu hakkında. Hayırlısı diyorum ama ? ve kendi kendime hep şunu söyledim ?bir sorun var, bu adam bu kadar iyi olamaz!?. Evet belki alışık olduğumuz siyasi yaklaşımdan farklı olduğu için ilk anda kabullenemedim ve belki de gerçekten ortada bir sorun vardı, bilemiyorum ama oturmadı bir yerler hep boş kaldı zihnimde. Uzatmayalım seçimler yapıldı sonuçlar açıklandı, hepimizin bildiği süreç başladı. Ben yine Ekrem İmamoğlu´nu takibe devam ediyorum tabii? Mazbata verildikten sonra, ilk iş İBB Yemekhanesi´ne gidip kapuska antrikot şovu oldu. Şov diyorum zira buna inanacak kadar saf değilim. Tamam AK Parti yönetiminin müsrifliğine diyecek sözüm yok, fakat bu belediyelerin genel halidir. Sarıyer Belediyesi CHP´de ama oradaki makam araç sayısından kimsenin bahsettiği yok, basında Kadıköy Belediye Başkanı´nın minibüste işe giderkenki fotoğrafı paylaşılıyor. Hiçbir belediye kendini aklamaya kalkmasın bir vatandaş olarak asla inanmam? Herkes kendi çöplüğünde gayet güzel horozlanıyor.
Biz Ekrem İmamoğlu´na dönelim. O şirin gülümseyişli tüm dünyayı kucaklayan adam, İBB Meclis toplantılarını canlı yayında yayınlamaya başladı, bu da harika bir icraat. Helal olsun halka açtı belediyeyi, ama halka bir adım açılan belediye veri kopyalama muhabbetinde kimlere açıldı hala Ekrem Bey bu konuda tatmin edici bir açıklama yapmadı ve benim zihnimdeki boşluk yavaş yavaş dolmaya başladı.
Yıllardır AKP iktidarını ?Dini Siyasete Alet Etmekle? suçlayanlar seçim sonrası teşekkür mitingini kuran okutarak açtı. Diyeceksiniz ki ne var bunda, bunlar Müslüman değil mi? Tabii ki Müslümanlar, tabii ki kuran okutabilirler bu durumda hiçbir şey yok fakat dini siyasete alet ediyorlar deyip sen yapınca olmuyor be hocam. O zaman R.Tayyip Erdoğan´ın dediği gerçek oluyor ?Biz dini yaşarız onun ticaretini siz yaparsınız? sözü gerçekten de doğru çıkıyor. Yoksa küfrettiği dindarların iftar sofrasında el açan Canan Kaftancıoğlu´nu örnek gösterirler adama. Öyle değil mi?
Konuyu dağıtmadan Ekrem Başkan´a yeniden dönelim. Mazbata iptal edildiğinde evet bir çok basında da söylendiği gibi Guido görseliyle kürsüye çıkış var. Kendiliğinden gelişen bir hadise de olsa, tasarlanmış da olsa iyi bir gösteriydi.
Sonrasında Ekrem Başkan pot kırmaya başladı. En önemlisi de şu; Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde Beylikdüzü´ne Makarios´un heykelini diken adam kalkıp gidip Kıbrıs Şehitliği´ni ve rahmetli Türk Büyüğü Rauf Denktaş´ın mezarını ziyaret etti. Bir dakika yaa, nasıl yani? Makarios Kıbrıs´ta binlerce Türk´ü katleden bir katil, Rauf Denktaş´ın yaşamı boyunca mücadele ettiği kişi ve zihniyettir. Sen nasıl bir gönüle sahipsin ki; hem Makarios´u hem de Rauf Denktaş´ı kucaklayabiliyorsun? Buna gönlü genişlik değil bukalemunluk denir. Yani son yıllarda ülkemizin başına bela olan, solcu ile solcu, ülkücü ile ülkücü, içkici ile içkici, hacı ile hacı olan bir FETÖ bukalemunluğudur bu. Kusura bakmayın ama bu kadar da hümanizm olmaz. İnsanın bir takım değer yargıları olmalı, milli değerleri olmalı. Hoş bu soru kendisine tv´lerde sorulmuyor nedense. Sanki sorulan sorulara cevap veriyor da buna mı verecek diyeceksiniz. Haklısınız.
Devam edelim; Sayın Ekrem İmamoğlu mazbatası alındıktan sonra öfkelenmeye başladı. En son Ahmet Hakan´ın Tarafsız Bölge programına konuk oldu ve çok kırıldı! Hoş Ahmet Hakan da Ahmet Hakan´lığını yaptı şimdi programda Allah´ı var. Çok güzel kıvırdı. Be arkadaş, neden bu heykel muhabbetini sormadın?
Çıktığı tv programlarında ?onlara göre yandaş kanallarda- çok güzel sorular soruluyor ama Ekrem Bey ısrarla şirin gülümseyişi ile sorulara cevap vermiyor kalbi kırılıyormuş, başka konulara geçmek lazımmış. Özellikle İstanbul´un ve İstanbullu´nun sorunlarını konuşalım diyor. Bence haklı ama Ekrem Bey istediğinizi sorun deyip de soruya bunu geçelim dersen neden kıvırıyorsun demezler mi adama?
FETÖ´cü müsünüz? Sorusuna neden ben Erkan Karaaslan´ı tanımam demiyorsun? Yoksa Twitter´daki fotoğrafların önüne çıkar diye mi? 15 Temmuz gecesi bu Tweet´i neden attın sorusu neden sorulmuyor? Tv program sunucuları HDP ve PKK ile ilgili soruları sorarken Sezai Temelli´nin 31 Mart öncesi yaptığı açıklamayı neden sormazlar?
Velhasıl dostlar geldiğim nokta şudur. Ekrem İmamoğlu çok zeki ve akıllı bir adam. Fakat acemi. Özel yetiştirilmiş bir şahsiyet olduğunu her şekilde ifade ediyor, Maltepe mitinginde özellikle konuşmasını izleyin, elleri kolları sanki onun değil gibi? Tam öğrenememiş dersini anlayacağınız. Bana göre yandaş kanalları Ekrem İmamoğlu´nu programlarına çağırmalılar ve özellikle, Makarios, Yunan basınında çıkan manşeti, Sezai Temelli´nin açıklamasını ve en önemlisi 15 Temmuz gecesi attığı tweet ve Erkan Karaarslan ile yaptığı verimli toplantıyı sormalılar. Siz ne kadar programa davet ederseniz o kadar bitirecek zira kendini.
Netice itibarıyle benim fikrim, ki herkesin fikri aynıdır diye düşünüyorum, 23 Haziran bir İstanbul seçimi değil gerçek anlamda. Ege´ye yerleştirilecek S-400´lerin, Doğu Akdeniz´deki enerji aramalarının, 15 Temmuz´da alan tahsisinin ve Devlet Bahçeli´nin de dediği gibi gerçek anlamda bir Beka´nın seçimidir.
Sandık önünüzde, zarf elinizde, vicdan da yüreğinizde...