Dolar 34,5169
%0.16
Euro 36,4475
%0.27
Altın 2.959,920
%0.84
Bist-100 9.125,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

HATAY’DA NELER OLUYOR?

6 Şubat Depremlerinin en çok yıkıma uğrattığı Hatay, yerel seçim sürecinde de gündemden düşmüyor.

İlk olarak Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın deprem sürecindeki genel tutumu, Hatay halkından ciddi tepki çekmişti, bu tepkiler yerel seçim sürecinde şiddetlenerek artmış ve 6 Şubat 2024 gecesi Antakya’da yapılan Sessiz Anma Yürüyüşünde şiddetli bir protestoya sebep olmuştu.

Ben de o gece o yürüyüşte Lütfü Savaş’a gösterilen tepkileri bizatihi yerinde şahit oldum. Fakat o gece orda verilen tepkiler sadece Lütfü Savaş için değil, alanda hazır bulunan Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ve sonradan alana giriş yapan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel için de geçerliydi. Şahsi gözlemlerime göre o gece o meydandaki protesto herhangi bir şahsa karşı değil, genel olarak Türkiye Siyasetine karşı bir tavırdı.

Tüm bu hadiseler ışığında, yerel seçim süreci başlamış ve CHP’nin halihazırdaki Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın yeniden adaylığı tartışılır olmuştu. CHP yönetimi Sayın Lütfü Savaş’ın adaylığı konusunda uzun süren bir kararsızlık yaşamış ve neticede Sayın Savaş’ı yeniden aday göstermişti.

Bu hamleye karşılık olarak da Türkiye İşçi Partisi (TİP) de Hatay’da varlık ortaya koyarak eski Futbolcu ve eski İYİ Parti Milletvekili Adayı Gökhan Zan’ı Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak açıkladı.  

CHP Hatay İl Teşkilatında Suriye Lobisi mi var?

CHP Genel Merkez’in, Sayın Lütfü Savaş’ı aday göstermemesi için Hatay’da ciddi bir lobicilik faaliyeti vardı. Bu süreci yönetenlerin başında eski CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal olduğu basına düşen haberler arasında yer aldı. Sayın Lütfü Savaş’ı, bir deprem suçlusu gibi gösterilerek, adaylığını istemeyenler, ısrarla CHP’yi de oy vermemekle tehdit ederek, Hatay Büyükşehir Belediye başkanlığında Lütfü Savaş’ı istemediklerini dile getirdi.

Geçtiğimiz süreçte bu konular detaylarıyla birlikte televizyonlarda birçok kez tartışıldı, üzerlerine uzun uzun analizler yapıldı. Ben de şahsen bu süreci merakla takip ettim.

Fakat yapılan tartışmalar, ortaya konan stratejik analizler içerisinde eksikliklerin olduğunu görmezden gelemezdim. Zira bir Hataylı olarak konular ve hadiseler içeriğindeki ana temanın uzağında tartışılıyordu. Asıl söylenmesi gerekenler söylenmiyor, masaya yatırılması gerekenler es geçiliyordu. Belki bunun haklı sebepleri olabilirdi, ki farklı bir açıdan bakıldığında bana göre de vardı.

Ancak gerçeğe ulaşmanın en temel yolu, hadiseleri tüm detayları ile değerlendirmektir. Bu sebeple ben burada, kimsenin konuşmadığı belki de beni hedef tahtasına koyacak hassas bir takım gerçeklerden yüzeysel (özellikle yüzeysel diyorum zira derinine inmenin tehlikeli olduğu kanaatindeyim) bahsetmek istiyorum.

Öncelikle bu konuları konuşurken, Hatay coğrafyasının demografik yapısına tam anlamıyla hakim olunması gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca Hatay’ın 1939 Anavatan’a katılma referandumu ve sonrası süreci de iyi analiz etmek zorundayız. Zira Hatay halkının büyük çoğunluğu Hatay’ın Türkiye topraklarına katılmasından oldukça memnun ve bu referandum sürecinde ciddi emekleri olan halkın torunlarıdır. Fakat Hatay’da, Hatay Suriye’nindir diyen radikal grupların da varlığını yok sayamayız. Bu gerçeklik içerisinde gerek genel seçimlerde gerekse de yerel seçimlerdeki Hatay il ve ilçe oy dağılımlarına bakıldığında hadisenin şekli çıplak gözle de görülebilir.

Peki Lütfü Savaş’ın istenmeyişinin nedeni sadece deprem suçlusu olması mıdır? Bana göre hayır. Bu sorunun cevabını yukarıdaki bilgi temelinde 31 Mayıs 2013 yılında Reyhanlı’da patlayan bombalardan itibaren verebiliriz. Bu detaylara hakim olmak istiyorsanız, geçen haziran ayında Tilki Kitap Yayınevinden çıkan “MÜLTECİ DOKTOR” doktor kitabını okumanızı öneririm. Özellikle de bu kitabın içindeki “Provokasyon” başlıklı bölüm tam anlamıyla bölgenin demografik politik siyasal yapısını tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.  

Netice itibariyle Hatay’da Sayın Lütfü Savaş’ı istemeyenlerin asıl sebebi, Sayın Lütfü Savaş’ın siyasal geçmişi ve 10 yıllık Belediye başkanlığı geçmişinden kaynaklıdır. Tabii bu sebeplerin içerisinde Sayın Lütfü Savaş’tan, istedikleri düzeyde siyasal ve ekonomik rant elde edememiş olmalarını da es geçemeyiz. Zaten takındıkları tavır ve Sayın Lütfü Savaş’ın adaylığı kesinleştikten sonraki hamleleri de bu söylediğimi destekler niteliktedir.

Zira TİP aracılığı ile Gökhan Zan’ı aday göstererek, sadece ve sadece Defne, Samandağ ve Arsuz oylarını alacaklarını bile bile CHP genel merkeze bir yaptırım ortaya koymaya çalışmışlardır. Zaten Gökhan Zan’ın adaylığı bu üç ilçe haricinde kayda değer bir karşılık görmemektedir. Bu durumda da Büyükşehir Belediyesini kazanmak yerine CHP’ye kaybettirme stratejisini ortaya koymuş oldular.

  Sayın Lütfü Savaş’ın Mücadelesinin Nedeni

CHP Genel Merkezi’nin iddialarına göre Hatay’da yapılan anketlerde Sayın Lütfü Savaş’ın kazanabilme olasılığının yüksek olduğu ve tercih sebebinin bu olduğu kamuoyuyla paylaşıldı. Fakat CHP Genel merkezi bu süreci kötü ötesi bir şekilde yönettiği için adaylarına da ciddi zarar verdiler.

Sayın Lütfü Savaş’ın Hatay’da karşılığı olmadığı ilçe neredeyse yok denecek kadar az. İşin ilginç yanı yukarıda bahsettiğim, üç ilçe haricinde nerdeyse tüm ilçelerde yüksek derecede karşılığı var. Bunu söylememin nedeni de Hatay’da söz konusu olanın parti değil, adayın kimliği olduğu realitesidir.

Ülkücü geçmişi olan, aslen Yayladağı doğumlu olan bir aday için her kesimden oy alabilmek kolay değildir. Bunun tam tersine bakarsanız, Gökhan Zan’ın da yukarıdaki üç ilçe haricindeki diğer ilçelerde karşılığının olmaması aynı gerçeklik çerçevesindedir.

Hatay’ın demografik yapısını bilenler bu sözlerimi çok daha iyi anlayacaklardır. Sizlerin de ilgisini çekiyorsa lütfen yukarıda bahsettiğim “Mülteci Doktor” kitabını mutlaka okumanız olacaktır.

Sayın Lütfü Savaş tüm bu gerçeklikler çerçevesinde, CHP Genel Merkezi aracılığıyla Hatay’daki Suriye Lobisi ile mücadele etmiştir ve kesinlikle CHP Hatay’ı Suriye Lobisinin elinden almıştır. Bu bana göre takdire şayan bir mücadeledir.

Tüm bu olaylar sonucunda Sayın Lütfü Savaş CHP genel merkeze giderek, “ya aday gösterin, ya da ben kendi başıma devam edeceğim” dedi. Çünkü Büyük Birlik Partisi ile anlaşmış ve Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını bu şekilde devam ettirecekti.

Garip değil mi? BBP ile anlaştığını iddia etmem tuhaf olmalı sizce de. Evet, Hatay’ın demografik yapısını iyi bilirim, o coğrafyada ve Sayın Lütfü Savaş’ın yereldeki gücü bu şekildedir. CHP de bunu bildiği için vazgeçmek istemedi.   

TİP Gökhan Zan’ı Neden Aday Gösterdi

TİP, malumunuz ideolojik ve siyasal anlamda söylemleri olan parti. Doğal olarak bu açıdan bakıldığında, Sosyalizm temelinde bir aday göstermeleri ve bu şekil ile ilerlemeleri bekleniyor. Bir aday ortaya koyacaklarsa en azından o adayın da partinin ideolojisi ile örtüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Sırf Sayın Lütfü Savaş kazanmasın diyerek önüne gelen birini aday göstermek, TİP gibi iddiası olan ideolojik bir partiye yakışmayacağı kanaatindeyim. Bu sebeple de Sayın Gökhan Zan’ın adaylığını ilk günden beri garipsedim.

Çünkü Hatay’da herkes bilir ki, Gökhan Zan’ın geçmişi özellikle Hatay Spor sürecinde pek de iç açıcı değil. TİP’in bunları bilmediğine ihtimal dahi vermiyorum. Geçtiğimiz yıllarda, Hatay’da yerel bir gazeteci Gökhan Zan ve Lütfü Savaş ile ilgili Hatay Spor ve Expo sürecini anlatan birçok belgeyi sosyal medyada paylaştı. Doğruluk derecesi hakkında bir bilgim yok fakat Sayın Gökhan Zan’ın, genel seçimlerde Ülkücü, yerel seçimlerde Komünist kimliği bana sorarsanız fazlası ile komik. Bu komedinin mimarı ise TİP’tir elbette ki. Hem her fırsatta; akıl, bilim ve sorgulama diyeceksiniz hem de önünüze konan adayı koşulsuz kabul edip ilan edeceksiniz. Hal böyleyken ve yukarıdaki iddialar ortada dolaşırken ve bugün daha kendisine ait olup olmadığını dahi bilmediğiniz bir ses kaydı ile adaylıktan çektiğiniz Sayın Gökhan Zan’ı nasıl aday yaptınız?

Biz bilmiyorduk deme lüksünüz yok, bilmek zorundasınız çünkü siz halka bir söylem geliştirmişsiniz. O halde geriye bir ihtimal daha kalıyor. Talimatla iş yapan komünist bir parti! Bu daha vahim bir durumdur. Çünkü Sayın Gökhan Zan’ın son günlerdeki ses kaydı konusu da bu durumu güçlendiriyor.

Soru şu: Size kim ya da kimler Sayın Gökhan Zan’ı aday gösterin dedi?

Sayın Gökhan Zan’a Kim Komplo Kurdu?

Geçen günlerde elime geçen yerel bir anketin sonucu da tüm bu gerçeklikleri gözler önüne sermektedir. Şöyle ki; COS Araştırma Danışmanlık Şirketinin, 1-13 Mart arası toplamda 27.985 kişi üzerinden yaptığı anketin sonuçlarına göre; Cumhur İttifakı Adayı Sayın Mehmet Öntürk 46.3; CHP Adayı Sayın Lütfü Savaş 39.6; TİP Adayı Sayın Gökhan Zan 5.7; İyi Parti Adayı Sayın Nusret Cömert 3.4; Yeniden Refah Partisi Adayı Sayın Nuri Parlak 2, yüzdelik dilimlerle seçiliyorlar. Bu matematiğe baktığınızda ortaya çıkan sonuç, TİP’in oyunun ne olursa olsun CHP’ye gitmesi gerekiyor.

 Bu durumda bu yazıyı okuyan herkesin, Sayın Lütfü Savaş’ın bu olayın içinde olduğunu düşünmesi normal. Fakat bana sorarsanız, malumunuz kaset, şantaj, montaj işlerinin uzmanı Türkiye’de belirli bir kesim.

İddialara göre AK Parti işin içinde Sayın Gökhan Zan’a adaylıktan çekilmemesi karşılığında para teklif ediyor. Sığ muhalif beyniyle düşünürsek buna inanırız fakat yukarıdaki hesaba bakar ve azıcık beynimizi çalıştırırsak AK Parti'nin bu olayın içine girmesinin anlamsız olduğu gerçeğini görürüz. Zaten Sayın Gökhan Zan’ın adaylıktan çekilmek gibi bir meselesi yokken neden adaylıktan çekilme diye bir teklif sunulsun ki?

İşte tam da burada şu soru akla geliyor…

Soru: Tüm bu olaylar olmadan evvel, Sayın Gökhan Zan’ın adaylıktan çekilme ihtimali var mıydı?

Bu olayları izleyince evet vardı diyebiliyoruz. Çünkü bundan 10 gün önce Hatay’da görüştüğüm bir yakınım “Sayın Gökhan Zan seçime 10 gün kala adaylıktan çekilecek” şeklinde bir bilgiyi paylaştı. Peki bir sonraki soru da şu;

Soru: Sayın Gökhan Zan’ın TİP Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığından çekilmesini kim istedi?

Benim fikrim Sayın Gökhan Zan’ı TİP’e aday göstermesi talimatını verenler ile adaylıktan çekmek isteyenler farklı gruplar.

İşte tam burada sorgulanması gereken kurumsal kimlik TİP’tir.

Sorular: Kim aday gösterin dedi? Kim Çekin Dedi? 

Bence bu gün bizim Sayın Gökhan Zan’ın ortaya çıkan ses kayıtlarından ve yaptığı pazarlıktan önce TİP’in ve TİP Genel Başkanı Sayın Erkan Baş’ın ilişkilerini tartışmamız gerekmektedir.

Malumunuz kaset, montaj, şantaj vs. Bu ülkede yıllardır belirli bir grup tarafından yapılır.

Zaten bu olay patlak verdiğinden beri basında adı geçen ve ses kayıtlarını sızdırdığı, Sayın Gökhan Zan’ın iddiasıyla kendisini tehdit ettiğini iddia ettiği kişi Turgay Kocakaya. Tıpkı Gökhan Zan gibi Turgay Kocakaya da Hatay Samandağlı. AK Parti ile hiçbir ilişkisi olmayan bu şahıs, gazeteci Sayın Enver Aysever’e yaptığı açıklamada 'uzaktan akrabam' dediği 'Mihal' adındaki FETÖ’den ihraç edilmiş eski Polis memurundan bahsediyor.

Ne kadar garip değil mi? Konu yine FETÖ’ye ulaştı.

Açıkçası benim burada konunun nereye ulaştığı hiç umurumda değil.

Ez cümle şeklinde bakacak olursak hadiseye, Lütfü Savaş CHP’yi Hatay’da Suriye Lobisi’nin eline bırakmadı. Suriye Lobisi pes etti, Gökhan Zan’dan vazgeçti.

İşte asıl sorun da tam olarak bu. Bizlerin 'Suriye Lobisi nedir?' sorusuna bir cevap bulmamız gerekmektedir.