Medya kimin köpeği?
Evet,doğrusunu söylemek gerekirse durum bu ve yine bu durum medyada rol model olma noktasında artık.
Abdurrahman Dilipak‘ın ayrıldığı gazeteyi ele alalım mesela, bu gazete bir kaç ay önce beni ve İhsan Eliaçık‘ı şu şekilde manşete taşıdı “‘Laiklik elden gidiyeah‘ solcuların ilahiyatçısı muhalefete yol çizdi!”
Bu manşetle bizi hedef alan “gazete” kimin kapsının sorumlusu? Yoksa Abdurrahman Dilipak’ın dediği gibi bekçi köpeği tanımı mı? Buraya oturur mu? Şüphesiz Dilipak buna cevap verebilir… Zira o dönem halen Akit‘te yazıyordu.
Medya önemli ölçüde yandaşlığı bir iş edindi ve bunun bilinç havuzlarla organize edildiği artık sır değil. Ama mesele burada kapı kulluğu veya tasmalı noktasının nasıl oluşturulduğu sorusu!
Dilipak devam ediyor…
'Köpekliğin alemi yok. Ne demek istediğim çok açık değil mi, bakınız bugünkü Türkiye medyası.' diyerek bitirdiğim yazımı bugün özetleyerek, ekleme ve çıkartmalarla tekrar bilgininize sunmak istiyorum.
“Romanya Profesyonel Gazeteciler Birliği Genel Sekreteri Benine Neagoe geçtiğimiz günlerde Dünya Basın Özgürlüğü münasebeti ile yaptığı bir açıklamada, 'Demokrasinin ‘BEKÇİ KÖPEĞİ‘ olarak tanımlanan medyanın adeta ‘SOKAK KÖPEĞİ‘ne dönüştüğünü' ileri sürdü.
Doğru söze ne hacet ve bu doğu sözleri ifade eden Abdurrahman Dilipak şüphesiz takdir edilmeli ancak gönül isterdi ki muhalifleri hedefe koyarken eski gazetesini teşhir edip ayrılsaydı. Bu benim kişisel düşüncem elbette ve bu bir eleştiridir…
Medya köpekleştirildi…
Kimin eliyle?
Kimlere Alo Fatih yapıldı?
Abdurrahman Dilipak’ın geldiği mahalle bu işe sadece iktidarımız devam etsin de her şey mubahadır tezi-savıyla baktılar. Kusura bakmasınlar. Bu bakış açısı onlara kapı kulluğuna itti.
Her gazetecinin-yazarın dünya görüşü, partisi vb. olabilir ve olmalıdır bana kalırsa. Ancak ideolojik bakış açınız, Haksızlığı size dayatamaz. Burada ideoloji, bir bakış vb. yok. Doğru konuşalım…
Menfaalar var…
Sayın Abdurrahman Dilipak ile bu noktada aynı yörüngeden bakıyoruz ve bu salt ideolojik değil, politiktir…
Medya, hakkın ve halkın, gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olmalı. Yaşadığı zamana ve mekana adil bir şekilde şahitlik etmeli. Yoksa vay onlara! Bir de madem köpek besliyorsunuz, herkes köpeğine sahip çıksın! Bir de evlerinin kapısına “Dikkat köpek var!” diye yazsınlar da bilelim.