Dolar 34,7401
%0.07
Euro 36,5665
%0.22
Altın 2.955,830
%0.42
Bist-100 9.827,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

BAZEN MUSİBET NASİHATTEN İYİDİR

Çevremizde ve yanı başımızda birçok büyük olaylar cereyan ediyor ama kılımız bile kıpırdamıyor. Bu büyük olaylar olağan bir hadise gibi geliyor bizlere. Hatta yüz binlerce insanın öldüğü olaylara bile maddi bir kılıf bulup ülfet ediyoruz. Olayın manevi boyutunu anlatanlara kulak tıkıyoruz ne hikmetse.

Sahi! bizi bu kadar büyük olaylar uyandırmayacak da ne uyandıracak? Nasihat kulağa girmiyor sanki, “Onların kulakları var duymazlar. Gözleri var görmezler” ilahi fermanına benziyor halimiz.

Elbette hak ve hakikati tam manasıyla anlatan bir zümre vardır. Gerçi onlar azınlıkta da olsa mutlaka vardırlar. Zira öyleleri dünyada bulunmazsa inancımıza göre kıyamet kopmuş demektir. Ama ne yazık ki şu an için onların sözlerine bile itibar edilmiyor. Adeta hak söz olan Kur’an dinlenmiyor ve hak Peygamberin (SAV) sözlerine kulak asan yok.

Ne yazık ki günümüzde en çok rağbet görenler şarkıcılar, futbolcular ve politikacılar olmuşlar. Sanki bunlar hayatımızın vazgeçilmez düsturları haline gelmişler. Allah sonumuzu hayır etsin.

Geçenlerde bir takvim yaprağındaki bir yazıyı okuyunca bazı bildiklerim gözümün önünde bir daha canlandı. Elin gavuru bizim içine düştüğümüz durumu aynen görmüş ve yaptıkları işin neticesine seviniyor. Biz ise halimize neredeyse zil takıp oynayacağız. Bakınız gavurun tespitine: Gerçi bu konu zaman zaman çeşitli vesilelerle ortaya konmuş olsa bile biz yine yeni bir hatırlatma yapalım istedik. Bazen tekrarda faydalar oluyor. Çünkü bu konuları belki duymayanlar olabilir. “Vatikan ve Kiliseler birliği adına ‘Dinler arası Diyalog’ fikrini ortaya atan misyonerler teşkilatının lideri Louis Massignon’un Misyonerler Zirvesinde yaptığı konuşma aynen şöyledir:

 “Müslümanların her şeyini tahrip ile mahvettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli manevi değerlerini Batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet’ten uzaklaştırdık. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı Kur’an-ı Kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır. Bu itikadı geçmişte sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilahiyatçılarla, 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı. Maaş bağlayarak,vize va’di, yurt dışında iş imkanı hatta fuhşu kullanarak Müslümanları Hristiyan yapınız…..”(M.Necati Özfatura-Türkiye Gazetesi 15 Temmuz Fazilet Takvimi)

Bu gavurun tespit ve itirafları gün gibi ortada. Bugün içine düştüğümüz durum bu değil mi? Yaşantımıza bakalım ve inancımızı sorgulayalım ne durumda olduğumuz meydanda. İnançlarımızdan ve Ehl-i sünnet inancından sapmamızı sağlayan bu gavurlar içimizdeki yandaşlarını da kullanarak bizi nasıl dejenere etmişler. Buna rağmen hala uyanmayacak mıyız? Aklımızı başımıza toplayalım biz yanlış yolda ısrara devam edersek Allah başka bir kavmi getirir ve bizi de helak eder.

Gavurdan dost olmayacağını açıkça beyan eden Rabbimize kulak verelim. Hemen tövbe edip yanlıştan dönelim. Yoksa son pişmanlık fayda vermez. Allah’ın askerleri çoktur. Hiç olmazsa pisi pisine gitmeyelim. Bizden uyarması. Yarın mücahitlerin kurşunlarına hedef olursanız hem dünyanız hem de ahiretiniz gider bilmiş olasınız. Çünkü gavura yardım edenlerin ve onlara dost olanların, aynen onlar gibi olduğunu yüce kitabımız şöyle beyan etmektedir: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden kim onları dost tutarsa, o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Maide 51)