TREN...
Tren?
?Snowpiercer? (Kar Küreyici)? 2013 ABD, G. Kore ve Fransa ortak yapımı filmi izlediğinizde, eğer dünya sisteminin bize neler ettiği hususunda bir zerre bile fikriniz yoksa, katarsisin ne olduğunu bilmeden doruklarında tur atmaya başladınız demektir. Halinden, sebebini bilemeden müşteki olan bilmem kaç milyon huzursuz bireyden birisi iseniz ?ki bu şikayetin nedeni mali kaynaklarınızın (!) yetersizliğidir muhakkak ? film tam da sizin gazınızı almak için bire bir. Eğer hala bu merhemden mahrumsanız, hemen izleyin ve dermanınızı bulun. Tabi bu derman, derdinizi feraha kavuşturmayacak, sadece sizi merkezinde bulunduğunuza inandığınız sıkıntılarınızdan bir süre olsun uzaklaştıracak. Hülasa, bir nevi morfin etkisi ile halinizin müsebbibi olan tebaadan intikamınızı almış hissiyatına kapılarak illüzyonik bir ferahlama yaşayacaksınız. Çünkü filmin anlatı formunda, yani üst metinde, ezilenlerin egemenlere karşı kazandığı zafer algısı önemli yer tutuyor. Ancak, mevcut dünya sisteminin üzerimizde asırlardır oynadığı oyundan haberdar olup da, gözlerini kapatmamak üzere açan tayfadan iseniz, filmin alt metninde ?otur oturduğun yerde? benzeri bir ifadenin sertçe yüzümüze çarpıldığını kolayca görebilirsiniz.
Film, distopik bir dünyada, gelecek yüzyılın ilk yarısında geçmekte. Uzun uzun vagonları olan bir tren, hiç durmadan, çetin kış şartları içerisinde, son sürat ilerlemektedir. Tren, modern çağda tam da göbeğinde oturtulduğumuz sistemin ta kendisini sembolize ediyor. Fransız ortaklığının tesiri ile olsa gerek (!), her vagon sosyal bir sınıfı temsil ediyor neredeyse. En arka vagon, alt sınıf diye tabir edebileceğimiz insanların barındığı bölüm. Onun ardından toplumun nabzını tuttuğuna inandırıldığımız meslekleri icra eden (Öğretmen, hukukçu, doktor, mühendis vb?) insanların, daha iyi şartlarda yaşadığı vagonlar geliyor. Bu vagonu müteakiben kolluk kuvvetleri ve onları idare eden amirlerin, üst düzey yöneticilerin yaşadığı vagon geliyor. En önde de elbette lokomotif; yani trenin asıl sahibini görüyoruz ve tabii ki, lokomotif nereye, vagonlar oraya? Tren tam bir kargaşa ortamını andırıyor. Lokomotif hariç tüm vagonlardaki insanlar, bir kaos ortamında olduklarına inanıyorlar. Ayrıca korkuyorlar, tedirginler ve her vagon istim üstünde. Sürekli tetikteler. Her türlü önlem alınmış. Tıpkı yaşadığımız dünyada olduğu gibi. Terörle korkutuyorlar. İşsiz kalmakla korkutuyorlar. Trende de en arka vagon ile diğer vagonlar korkutularak idare ediliyor. Kontrolü tek elden sağlıyorlar. Ama sanki lokomotifte bir heyet varmışçasına davranılarak bir yanılsama oluşturuluyor. Oysaki heyet var olsa bile, hepsi tek bir ağızdan çıkan lafa bakıyorlar. Sonuç: ?Bu film ve türevleri, sorunun bizatihi kaynaklarının kaynaklık ettiği ellerden çıkarak, sorunu çözümsüz olduğu algısını inşa etmek üzere çekilmiş. Zira, o kadar yüksek maliyetlerde yapılıyorlar ki, bir karşılığı muhakkak olmalı.? Nedir o karşılık? Şimdi eğer bu yazıyı ve benzerlerini okuyup, hayatınıza kaldığınız yerden devam ediyorsun(uz) ya, işte tam da bu! Değil diyorsanız, ne siz bu satırları okudunuz, ne de ben yazdım?