ADALET SEÇİMİ
Bir seçime hazırlığın kokusu var siyasal atmosferde sanki. Halkın çoğunluğunun tercihi ne yönde olur, bunu anlamaya çalışan gazeteciler görüyorum. Bir takım değişkenler üzerinde dans ediliyor. Yüzdelik dilimin, pastadan en büyük paya talip olana doğru evrilmesi an meselesi. Yani manipülasyon olsun ya da olmasın. Oran, neyin neye orantısından çok, kimin kime orantısı ile alakalı. Baraj da bu sebeple gene belirleyici olacak. Peki kısıtlamalar kalkmış olacak mı tamamen? Belirsiz.
Seçim olacak mı peki? Yani vaktinden önce. Bilmiyorum. Sadece koku alıyorum dedim ya. Belki de vaktinde olacak. Yani 2023’te. Ama her ne olursa olsun, seçim olacakmış gibi, yakın zamanda olacakmış gibi hamleler var. Hem muhalefet kanadından, hem de iktidar kanadından. Bunu tahminen hepiniz görebiliyorsunuzdur.
Peki neyi seçeceğiz? Gelecekte bizim verdiğimiz yetki ile bizi idare edecek olan gücü mu? Yoksa, davamıza inanmış olduğuna kanaat getirdiğimiz; ancak bizim gibi düşünse de memleketi idare etme yetisi gelişmemiş bir siyasal erki mi belirleyeceğiz? Demokrasi dediğimiz şey, bizim hayatımıza özgür bireyler olarak devam edebilmemize yarayan en temel aygıt olarak çıktı önümüze her defasında. Aile ortamında, okul hayatımızda, arkadaş ve dostlar arasında, iş yerinde, sokakta... Gerçekten böyle mi peki? Bunu sorguladık mı? Evet mi? Hayır mı? Net olarak cevap verebilmemiz için, bugüne kadar ki hayatımızın bir muhasebesini yapmamız gerekiyor. Hatta kendimize şu temel soruyu yöneltip, dürüstçe cevap vermemiz gerekiyor. İnandığım temel değer ne? Konformist bir yaşam mı? Maddi olanaklarımızın had safhada olduğu bir yaşantı mı? Nedir o temel değer? Para mı? İdeoloji mi? Dava mı? Ne?
Tüm bunlar ve hatta din de dahil olmak üzere, hepsinin tek bir eksen üzerinde temel değer olamayacağını anlamalıyız. Zira tüm değerlerin veya erdemlerin üst başlığı, adalettir. Adalet, kilit taşıdır. Odak noktadır. Taşıyıcı kolondur. Öz kütledir. Çekirdektir. Panzehirdir. Sağlıktır. İştir. Aştır. Ailedir. Kardeşliktir. Paylaşmaktır. İç huzurdur. Sakinliktir. Dinlemektir. Saygıdır. Sevgidir. Hak‘tır. Daha saymakla bitirilemeyecek iyi, güzel ve doğru olan her şeydir adalet. Adalet olursa, Adalet sağlanırsa, Adalet varsa, açgözlülük olmaz. Kimse kimsenin hakkını yiyemez. Torpil ve adamcılık olmaz. Yalan olmaz. Talan olmaz. Yoksulluk olmaz. Yolsuzluk olmaz. Yasaklara gerek kalmaz. Gazeteciler sadece gerçeklerden bahseder. Kimse doğruları söylemekten korkmaz. Haddini aşmadıkça herkes herkesi eleştirebilir. Mahkeme kararlarına müdahale olmaz, olamaz. Ancak; toplumun tamamı adaleti istemeli ve aramalı. Bugün sana dokunmayan bir adaletsizlik, yarın başka bir zeminde seni kurban edebilir. Eğer ucu sana dokunmadıkça, adaletsizliğe ses çıkartmazsanız, yarın haksızlığa uğradığınızda adalet istemeye yüzünüz olmaz. Olamaz. Emeğinizin karşılığını alamadığınızda nasıl öfke duyuyorsanız, yarın kimsenin emeğine göz dikemezsiniz. Adaleti toplum olarak gözetmezsek, en temel ihtiyacımız olarak görmezsek, aç kalma tehlikesi, işsiz kalma korkusu ile adaletsizliğe boyun eğersek; hülasa dilsiz şeytan olursak, yarın bizim için adalet isteyecek, adaleti sağlayacak kimseyi yanımızda bulamayız. Ünlü yönetmen Bernardo Bertolacci’nin bir sözü daima kulaklarımda ve zihnimde durur: “Bugün göz yumanlar, bir sonraki adaletsizliğin ilk kurbanlarıdır.”
Adalet, kötü olanı insandan ve toplumdan uzak tutmak, yaralanan toplum vicdanını tamir ve tadil etmek için gereken en temel unsurdur. Suç ve cezanın tamamlayıcı ve bütünsel uygunluğu, adaletin olmadığı bir ortamda anlamını yitirir. Suçun öncülü ve doğurdukları üzerine yapılacak her türlü tartışma ve fikir teatrisi bile adalet olmadığında manasız, temelsiz ve eğreti durur. Asıl o zaman toplum vicdanı büyük ve onarılması güç yaralar alır. Bunun neticelerinin neler olduğunu, yarın okuyanlar çok daha iyi bilir muhakkak ki. İnsanoğlu olarak bize düşen yegane iş, tarihin hangi diliminde ve zemininde olursak olalım; Hz. Ömer misali, adaleti aramak olmalıdır.