Dolar 34,1312
%-0.2
Euro 37,7721
%-0.15
Altın 2.921,040
%-0.09
Bist-100 8.898,00
%-1.27

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Player yükleniyor...

Akşener ‘Dezenformasyonla mücadele’ yasası hakkında konuştu!

  • İstanbul Gündemi
  • 05.10.2022 - 18:07

İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada dikkat çeken mesajlar verdi. Akşener, ABD-Almanya ile Türkiye‘deki market fiyatlarını karşılaştırıp ‘Onlar zor durumda’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a, ‘Ufak at Ziya. Ufak at Sayın Erdoğan. Yoksulluğu yalanlarla örtemezsin.’ dedi.

‘O SENE BU SENE’

Akşener grup toplantısında, ‘20 sezonluk, gereksizce uzatılmış, keyifsiz bir dizinin final sezonu, sonunda geldi çattı. Hiç merak etmeyin; O sene, bu sene! İYİ’lerin şafağı, artık ufukta görünüyor. Emin olun, çok az kaldı! Ak Parti iktidarı yüzünden, memleketimizin bereketi de, güzellikleri de soluyor. Balık baştan kokar derler… En tepedeki şımarıklık, acımasızlık, toplumun tamamına yayılıyor. Oysa ülkeyi yöneten kişi, her tavrıyla örnek olmalıdır.  Ama, iyi örnek olmalıdır.’

‘ONUR ŞENER’E ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM’

‘Beğenmediği herkese saldıran, hakareti ve iftirayı kendine hak sayan, Ülkeye, nifak tohumları eken bir zihniyetin, neden olduğu toplumsal gerilim, artık tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Türkiye, bu gerilimi, artık taşıyamıyor. Geçtiğimiz hafta, Ankara’daki bir eğlence mekânında yaşananlar, işte tam olarak, bu gerilimin sonucudur. Sanata ve sanatçıya düşman bir iktidarın yönettiği ülkemizde, sırtını iktidara yaslayan herkes, kendini her şeyin sahibi zannediyor. Bize de katledilen bir sanatçının ardından, üzülmek düşüyor. Onur Şener’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sanat camiamıza başsağlığı diliyorum. Kendisini dev aynasında görenlerin, şiddete sığınan acizliğine lanet olsun! İnsanlıktan nasibini alamayanların, evlere, ocaklara, yüreklere düşürdüğü yangınlara, lanet olsun!’

‘TOPRAKLARIMIZA DİKİLEN UTANÇ ANITI, HAİN BİR OYUN OLARAK, YENİDEN KARŞIMIZA ÇIKIYOR’

‘Putin’in, çarlık rüyaları peşinde, örnek aldıkları, yani, 93 Harbi’nde, Mehmetçiğimizin kutsal kanını dökenler, o kara günlerde, İstanbul’umuzun göbeğine, Yeşilköy’ümüze, Rus işgal kuvvetlerinin hatırasını yaşatmak için, bir utanç anıtı dikmişti. Sayın Erdoğan; Biz bunların hiçbirini unutmadık. O yüzden, şimdi beni çok iyi dinle. Bu millet, yıllarca o utanç anıtına bakmak zorunda kaldı. Ne zamana kadar biliyor musun? Ta ki, inatçı ve asil bir ruh, Mahmut Şevket Paşa, millî davamızı başarıya ulaştırmak için, harekete geçen kadar. Ta ki, koca yürekli Bahri Teğmen, karşısına çıkan tüm engellere rağmen, o utanç anıtını, aziz Türk Milleti’nin huzurunda, yerle bir edene kadar. Sana neden bunu anlattığıma gelirsek; biz bugün, senin yüzünden yine aynı utancın eşiğindeyiz. O gün; Milletimizin haysiyetine, Ayestefanos anıtıyla vurulan pranga, Bugün; Senin 2024’e ötelemeye çalıştığın doğalgaz borcuyla canlanıyor. O gün; bu vatanının asil evlatlarının, boyunduruk altına girebileceğini sananlar, Bugün; Senin adeta bir devlet politikası hâline getirdiğin, Putin hayranlığınla ve beceriksiz yönetim anlayışınla, yeniden cesaret buluyor. O gün; Topraklarımıza dikilen utanç anıtı, Bugün; Senin mahvettiğin ekonomimiz üzerinden, hain bir oyun olarak, yeniden karşımıza çıkıyor. Ama şunu asla unutma: Bahri Teğmen’in, Rus anıtına döşediği dinamit; Aslında, Milletimizi utanca, devletimizi dara, varlığımızı da meçhule düşürmek isteyen, kirli bir zihniyete ve o zihniyete boyun eğen acizliğe döşenen dinamitti. İşte o yüzden, bugün de Yeşilköy’e Rus anıtı dikenlerin ve dikilmesine izin verenlerin, bugünkü temsilcilerinin karşısında, tıpkı Mahmut Şevket Paşa gibi, tıpkı Bahri Teğmen gibi, aynı basiretle, aynı hamiyetle, aynı cesaretle dimdik duracağız. Türk Milleti’nin haysiyetini, aynı inançla koruyacağız. Çünkü bu bizim tarihsel görevimizdir. Bunu böyle bilesin.’

MASHA AMİNİ VURGUSU!

‘22 yaşındaki Mahsa Amini’nin, baş örtüsünden saçı çıktı diye, Ahlak Polisi tarafından acımasızca öldürülmesinin Ne Yüce dinimizde Ne devlet yönetiminde Ne de insan haklarında yeri yoktur. Geçmişte ilimin merkezlerinden olmuş bir medeniyet, nasıl olur da ilimden, bilimden bu kadar uzağa savrulabilir? Dünyanın en eski uygarlıklarından biri, nasıl olur da kadınlara bu denli şiddet uygulayabilir? Gerçekten utanç verici.’

‘DİKKAT EDİN, ARTIK SÖZ DE VEREMİYOR’

‘Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, geçtiğimiz şubat ayında; “Yaz aylarıyla birlikte, enflasyonu kontrol altına alacağız.” diyordu… Yaz gelip geçti, artık kış kapıya dayandı. Enflasyon kontrol altına alındı mı? Alınamadı. Baktı, olmuyor, bu sefer de “Yıl başından sonra, enflasyonun düşeceğine inanıyorum.” dedi. Dikkat edin, artık söz de veremiyor; Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığından olsa gerek, sadece “inanıyor” … Kıştan yaza, yazdan kışa ertelenen, bu mevsimsel sabır döngüsünde; olan da tabii ki yine, milletimize oluyor. İktidarın, fantastik ekonomi modelinin üzerinden, 10 ay geçti; Yılın ilk 8 ayında; İhracat, sadece yüzde 18 artarken, İthalat yüzde 41, Dış ticaret açığı ise, yüzde 146 oranında, rekor bir artış gösterdi. Sadece ağustos ayında, 11,2 milyar dolarla, tarihin en yüksek seviyesine ulaşan, dış ticaret açığımız; Yılın ilk 8 ayında, toplam 73 milyar doları buldu. Gelelim kur ve enflasyona… Eylül 2021 sonunda, 8,8 lira olan dolar kuru, bugün 18 buçuk lirayı geçti. Yani, paramız 1 yılda, yarı yarıya değer kaybetti. Üstelik Merkez Bankası’nın, kayıp 128 milyar dolarına da bu yıl, 75 milyar dolar ilave oldu. Böylece, nereye gittiği ve nasıl gittiği belli olmayan, rezervlerimizde olması gereken, ama nedense olamayan döviz miktarı, 203 milyar dolara yükseldi. Enflasyon ise, 2021 yılının Eylül ayında yüzde 19,58’ken, 2022 yılının Eylül ayında, TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile, yüzde 83,45’e ulaştı. Yani, geçtiğimiz 1 yılda, enflasyon, 4 kattan fazla arttı. Kamuoyunda sadece tüketici fiyatları konuşuluyor. Oysa, tüketici fiyatlarındaki artış, diğer fiyat artışlarının, en düşüğü…’

‘UFAK AT SAYIN ERDOĞAN!’

‘Mesela son 1 yılda; Üretici fiyatlarındaki artış, yüzde 151 buçuk, Tarım Üretici Fiyatlarındaki artış, yüzde 142,4, Konut Fiyatlarındaki artış ise, yüzde 173,8 oldu. Tüm bu rakamların gösterdiği çerçevede, Bugün ne yazık ki, dünyada en yüksek enflasyona sahip, 5’inci ülkeyiz. Listede bizden sonra gelen ülkeler ise; Lübnan, Suriye, Venezuela ve Sudan. Maşallah her biri, birer istikrar abidesi… Düşünün ki; Savaşın ortasındaki Ukrayna’nın enflasyonu, yüzde 23,8. İşgalci Putin’in Rusya’sının ise, yüzde 14,3. Ne var ki; İçinde bulunduğumuz tablo, böylesine ibretlik bir durumdayken; Milletimiz, enflasyonun, hayat pahalılığının, geçim darlığının yükünden, nefes dahi alamazken; Sayın Erdoğan, buram buram cehalet kokan bir rahatlıkla, gününü gün etmeye, devam ediyor… Çünkü Bay Kriz’e göre, Türkiye’de aslında her şey yolunda. Biliyorsunuz ona göre, insanımız şükretmeyi bilmiyor. Diyor ki; Asıl yokluk Amerika’daymış. Avrupa’da fukaralık diz boyuymuş. Market rafları boşmuş, Amerikalılar, Almanlar, açlıktan kırılıyormuş... Vah, vah… Güler misin, ağlar mısın?... Almanya’da ortalama ücret, bizim paramızla 75 bin lira. Yani bir Alman vatandaşı, ayda ortalama 75 bin lira maaş alıyor. Yani, Sayın Erdoğan aslında diyor ki; Ayda 5500 liraya çalışan Türk vatandaşlarının keyfi yerinde. Ama, ayda 75 bin lira kazanan Alman vatandaşı, zor durumda... Hatırlıyor musunuz, Rahmetli Münir Özkul, Neşeli Günler’de, Şener Şen’e ne diyordu? “Ufak at Ziyaaa…” Ufak at Sayın Erdoğan, ufak at! Bizzat kendi eserin olan yoksulluğu, yalanlarla örtemezsin. Kaşıkla verdiğini, kepçeyle geri alan, abartılı müjdelerinle, günü kurtaramazsın. Boş vaatlerle, milletin derdini çözemezsin. Hakikat güneşini, hamaset balçığıyla sıvayamazsın. Hiç boşuna uğraşma.’

‘MİLLETİMİZ NE YAPACAĞINI, ÇOK İYİ BİLİYOR’

‘Bu ülkede, “atanamayan öğretmen” diye bir gerçek olduğu için, utanması gereken bir Millî Eğitim Bakanı; bırakın utanmayı, bir de üstene çıkıp, şuursuzca; “Mühendisler de atanamıyor, ama böyle ağlamıyorlar.” dedi. Mesela; Yaz partileriyle meşhur, Turizm Bakanı çıkıp; Kışın, fiyatların düşük olduğunu, bu yüzden, kışın gezmemizi tavsiye etti. Yani, bu fevkalade parlak arkadaş, yaz tatiline, kışın çıkmamızı önerdi… Mesela; “Kışın kombi derecesini indirin, yazın klima derecesini yükseltin” diyerek, akıl dolu önerilerde bulunan Enerji Bakanı, son olarak; “Aklınla Verimli Yaşa” isimli, bir tasarruf kitapçığı yayınladı. Bu kitapçığa göre; Duş alırken, banyoya kum saati koyacakmışız. Kışın, fırını kullandıktan sonra, kapağını açık bırakıp, ortamı ısıtacakmışız. Saçlarımızı da kurutma makinesiyle değil, havlu ile kurulayacakmışız. Şu üstün akla, şu olağanüstü ferasete bakar mısınız? Milletimiz ne yapacağını, çok iyi biliyor. Sizin aklınıza da üstün fikirlerinize de hiç mi hiç ihtiyacı yok. O sandık geldiğinde, milletimiz tasarrufun şahını yapacak. O gün geldiğinde, bir şey değişecek, her şey değişecek. Gereksiz yanan ampul sönecek, memleketimizin kaynakları hepimize yetecek. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!’

‘ÇIKIN, MERTÇE; “BİZ EKONOMİYİ BÖYLE YÜRÜTÜYORUZ. ÇÜNKÜ SAYIN ERDOĞAN BÖYLE İSTİYOR.” DEYİN’

‘Değerli dava arkadaşlarım; Tabii bir de iktidarın göz bebeği, Nebati Bakan var… Saray bürokrasisi saçmalama yarışına girer de ışıltılı gözler hiç geri kalır mı? O da kılıf aramaya doyamadıkları sözde ekonomi modelini, tarif etmek için; adeta, yeni öğrendiği tüm kelimeleri, aynı cümle içinde kullanmaya çalışan, çocuklar gibi; “Neo-liberal ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heterodoks yaklaşım” dedi. Sonuna da ekledi: “Günümüzde, giderek ön plana çıkan, davranışsal ekonomi ve nöro-ekonomi ile, daha fazla önem kazanmakta…” Gelin ben size tercüme edeyim: Üstat, siyaset tarihimize geçecek, bu ibretlik cümle ile, aslında diyor ki; “Biz bilgiden ve bilimden koptuk. Dünyada uygulanan, tüm ekonomi metotlarını da reddediyoruz. Bizi artık ekonomistler değil, nörologlar ve davranış bilimciler değerlendirsin.” Yahu niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Çıkın, mertçe; “Biz ekonomiyi böyle yürütüyoruz. Çünkü Sayın Erdoğan böyle istiyor.” deyin. Çıkın; “Biz bir şey bilmeyiz. Sayın Erdoğan’ın içine doğmuş; enflasyon böyle düşecekmiş.” deyin.’

‘AYIPTIR, GÜNAHTIR’

‘Sayın Erdoğan diyor ki; gençlerimizin daha iyi bir hayat sürmeyi istemeleri, “süfli bir hevesmiş”. Yani, “aşağılık” bir hevesmiş… Yanlış duymadınız. Üstelik bunu söyleyen, bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Kadınlara “sürtük” diyebilen bir zihniyetten, elbette zarafet beklemiyorum. Ama, gencine “aşağılık” demeye, hiç mi utanmıyorsun Sayın Erdoğan? Ayıptır, günahtır.’

‘YALANI KİM AYIRT EDECEK?’

‘Biliyorsunuz, 1 Ekim itibariyle, iktidarın, “Dezenformasyonla Mücadele” adı altında çıkardığı, Sosyal Medya Yasası yürürlüğe girdi. Yeni yasama yılının başlangıcında, Meclis gündeminde yer alan ilk düzenleme, iktidarın yüksek standartlarına göre bile, ucubelikte adeta bir baş yapıt oldu. Sözüm ona, internetteki yalan haberleri durdurmak amacıyla çıkartılan, bu yasada; En çok merak ettiğimiz konu ise, yasanın nasıl işleyeceği… Yalanı kim ayırt edecek? Doğru nasıl bilinecek? Dezenformasyonu hangi kurum denetleyecek? Hiçbiri belli değil… Mesela yalanları; havuz medyasının bir alt birimi gibi çalışan, RTÜK mü ayırt edecek? Mesela doğruyu; ENAG’ın, yüzde 186 olarak açıkladığı enflasyon rakamının karşısında, kendi çalışanlarını bile, zar zor ikna edip, enflasyonu, yüzde 83,45 açıklayan, TÜİK mi bilecek? Mesela, şu meşhur dezenformasyonu; Trollerin efendisi, iftiraların prensi, algıların bekçisi, İletişim Başkanlığı mı denetleyecek? Mesela; Facebook gidecek, yerine dezenformasyondan arındırılmış, “AKbook” mu gelecek? Twitter gidecek, yerine “Saray Kuşu” mu gelecek? YouTube gidecek, yerine “ŞahsımTube” mu gelecek?

‘BURADAKİ CAMBAZ: SOSYAL MEDYA YASASI’

İktidar her zaman olduğu gbi, yine bir cambaza bak oyunu sergiliyor. Buradaki cambaz: Sosyal Medya Yasası. Oyun ise: Hak ve hürriyetlerimize, pranga vurmak. Yani dezenformasyon bahane, istibdat düzeni şahane… Giydiğimiz kıyafete, Ettiğimiz ibadete, Dinlediğimiz müziğe, Sevdiğimiz yemeğe bile, karıştıkları yetmedi; Şimdi de, doğruları öğrenmemizi istemiyorlar. Çünkü; doğrulardan en çok onlar korkuyorlar. Çünkü; eğip bükemedikleri gerçeklerden korkuyorlar. Çünkü; fikri hür, vicdanı hür nesillerimizden korkuyorlar. Hatırlayın, bu arkadaşlar nasıl iş başına gelmişlerdi? “Okuduğu şiirler, düşündüğü fikirler, söylediği sözler yüzünden, hapse girmeyen insanların ülkesini” vaat etmişlerdi, değil mi? Vesayet bitecek, yasaklar son bulacaktı değil mi? Aynı Ak Parti, bugün, ülkemizi bir açık hava hapishanesine çevirmeye, hatta; “düşünen her canlı bir gün ceza infaz kurumlarımızı tadacaktır” düsturuyla, vatandaşlarımıza, korku üzerinden hükmetmeye çalışıyor. Şu ironiye bakar mısınız? Elinizden geleni ardınıza koymayın!’ diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Göksenin Aktaş - İstanbul Gündemi

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.